Bir Tatlı Huzur Almaya Geldim 🌿

Bugün oğluş okuluna hoca ziyaretine gidiyordu ve arkadaşlarıyla buluşup bir yıldır "şu yks bi bitsin ben de yapacağım" dediği sınıf basma olayını yapacaklardı. :) Birlikte gittik, zira benim de teşekkür etmek istediğim hocalar vardı; ama onlara ulaşana kadar her koridorda birileri durdurup sarıldı oğluşa, tebrik eden edene, dönüp bana size de tebrikler ve geçmiş olsun diyen diyene. Ağlamamak için zor tuttum cidden kendimi. Çok emek, çok. Allahım tüm çocukların yolunu açık etsin.🙏🏻

Sonra bizimki arkadaşlarıyla buluşunca yüzümde kocaman bir gülümsemeyle oradan çıkıp kendi kampüsüme geçtim. Bölümden bir arkadaşımla buluşup kahve, muhabbet, biraz dertleşme... Seviyorum okulumu, hem de çok. Arkadaşımdan ayrıldıktan sonra Çarşı'ya, çok sevdiğim Öykücü Kitabevi'ne uğrayıp oranın emektar sahibiyle muhabbet ettim, yan tarafındaki kahveciden kahve alıp Çarşı'nın karşısındaki piknik masalarından birine kuruldum ve sessizce oturup okulumu dinledim. Ne kadar çok özlemişim. Tabii hemen ikinci dönemki öğrencilerime mesaj attım, özledim hadi gelin artık diye. Konuştuk, gülüştük. Can hepsi can.

Sonra kalkıp dolmuşa yürüdüm. Dolmuşçu bana çok güvendi herhalde ki kapıyı pencereyi açık bırakıp yürüdü gitti ve tam 40 dakika sonra geldi. Öyle yorulmuşum ki son iki aydır, boş boş beklemek normalde olduğu kadar sinir bozucu gelmedi. Sakinlik, sessizlik ve bir şey yapma mecburiyeti olmaması iyi geldi.

Sonra evime geldim. Çok şükür ki eşim daha iyi, oğluşum istediği bölümü kazanmış, kedim hep komik, huzurumuz pek çok şeye rağmen yerinde. Daha ne isterim dedim. Sağlıklı ve huzurlu olalım, güvende olalım yeter.

Şimdi bu aralar favorim olan "The Rookie" adlı dizinin 5. sezonunu bitirmek üzere huzurlarınızdan ayrılıyorum. İyi geceler efenim.

Bir de bugüne ilişkin aklımda kalmasını istediğim bir not: Metroda kitap okuyordum. Dün kendime hediye olarak aldığım İrlanda Defteri'ni. Yazarı Meltem Gürle. Karşı çaprazda oturan bir kadın birden kalkıp yanıma geldi, yüzünde bir gülümseme. Anlayamadım, bir şey soracak ya da bir yerden tanışıyoruz sandım, hatta yüzüne bakıp hatırlamaya çalıştım. Sonra yanıma oturdu. Kusura bakmayın, dedi, İrlanda Defteri'ni okuduğunuzu görünce dayanamadım, muhteşem bir kitap, bütün yaz herkese tavsiye ettim, dedi. Öyle mi, sağ olun demişim, sonradan zihnimde geri sarınca fark ettim. Sanki ben yazdım kitabı, teşekkür ne allasen.😂 Herhalde benimle duygusunu paylaştı diye mi teşekkür ettim nedir aklımca. Sonra hemen kalkıp kapıya gitti, kusura bakmayın rahatsız ettim diyerek. Estağfurullah dedim, gülümsedim. O inene kadar da okumaya devam edemedim, ayıp olur gibi bekledim. İyi ki de öyle yapmışım, zira kapı açıldığı an dönüp kocaman tekrar gülümsedi bana, ben de ona el salladım ve sonra indi. Diyeceğim o ki, güzel insanlar da var dünyada. Bazen yanı başımızda, hiç fark bile etmediğimiz karşı koltukta.

Yorumlar

  1. Önce şöyle en içteninden tebrikler. Mutluluğunuzu, gururunuzu, şükürlerinizi okurken insan duygulanıyor. :)
    İrlanda Defteri müthiş! Ben de yaz başı okudum. Meltem Gürle'nin hem güldüren hem düşündüren, yine okuyacak binbir yazar ve eser sunan sesini ne özlemişim. Kırmızı Kazak'a da bayılmıştım. İrlanda diyarlarına gitmek iyi geldiyse ve seyretmediyseniz yanına eşlikçi bir de dizi önerisi vermek istedim. Bad Sisters. Gürle'nin bahsettiği çoğu yeri görüyorsunuz, kahkaha ve merak unsuru da garanti. :)
    Bu arada ne zamandır size uğruyorum ama yorum yazamıyorum. Ara ara blogcular olarak beraber yazma rutinine giriyoruz. Size uyan birine katılsanız ne güzel olur. İlginizi çekerse size de davet yazısını yollarım. Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :))))
      Kırmızı Kazak'ı okumadım, ama aklıma yazdım tabii İrlanda Defteri deneyimi sonrası. Bad Sİsters'ı bir arkadaşım daha önermişti, sanırım geçen yıl, unutmuşum, sağ olun hatırlatma oldu. Bakayım ona da. :)
      Nasıl bir beraber yazma süreci? Benim pek haberim olmuyor sanırım böyle şeylerden, yapabileceğim bir şeyse, neden olmasın? :)

      Sil
    2. Size dönmem biraz sürdü, uzun yoldan geri döndüm, affola. :) Şöyle yapıyoruz: kendi blogumda çağrı yapıyorum, seçtiğim bir yeniay zamanı herkesi kendi mecrasında her gün yazmaya davet ediyorum. Geçen sene mart ayında her gün yazdık, Bir Günlüğü serimiz oluştu, haziranda iki günde bir yazdık, İkide Bir serimizi tamamladık. Şimdi de ağustos sonu Başak yeniayıyla rutinlere dönüşü rutin dışından bakarak yazıyoruz. Haftada üç gün yazıyoruz, yarı yoldayız (malum dolunay oldu). Şu an birlikte yazan on iki kişiyiz, kimi düzenli kimi seyrek ama beraberiz. İster şimdi katılın, ister ileridekilere bakın. Davet yazımı linkliyorum. Her zaman bekleriz. Birlikte yazmanın sağaltıcılığı, paralelliği ve paylaşımı keyifli oluyor. Sevgiler..
      https://mindmills.wordpress.com/2025/08/22/davet-rutindisi/

      Sil
    3. On iki değil, on dörtmüşüz. Yolda büyüyoruz, yazdıkça çoğalıyoruz.

      Sil
    4. Bu zaten kaçmış anladığım kadarıyla, sonrakilere bakarım olmadı. :) Ama sizler kadar azimli ve düzenli yazabileceğimden şüpheliyim açıkçası. 😏

      Sil

Yorum Gönder