Gibi Mevsimi 🎭



"Gibi yapmak" her ne kadar kulağa hoş bir şey değilmiş gibi gelse de, bazen önemli. Bazen içinde durmakta zorlandığın bir an parçasında daha az huzursuz kalabilmek için, bazen yapmak istediğin ama bir türlü başlayamadığın şeyler için bir tür ön prova yapmak, bazen de sadece huzurun bozulmasın diye veya kelimenin tam anlamıyla hayatta kalmak, kalmaya devam edebilmek için. Savaş alanında ölü taklidi yapmak gibi belki.

Ben şu an gibi yapıyorum mesela. Parmaklarım klavyenin tuşlarına dokundukça çıkan sesler yazıyormuşum gibi hissetmeme sebep oluyor. "Elifçim, biz bu yazıyı okuyabildiğimize göre yazmışsın zaten gerçekten? Ne diyon allasen?"

Şunu diyorum. Yazıyorum tabii ki, ama aslında yazmak istediğim şeyleri değil. Herhangi şeyler yazarak zihnimi, yerinden kalkmadan uzun süreler boyunca oturması gereken bedenimi, yazmayı özleyen ama bir sebepten bu ara tutuk olan parmaklarımı kandırıyorum. Bak, diyorum kendime, yazıyorsun işte. Tamam, sorun yok.

Dün gece Youtube'da İbrahim Selim'in Demet Evgâr'la uzunca sohbetini izledim. (Evet, a'da inceltme işareti varmış ve ince okunuyormuş gâr) Müthiş bir kadın, hem çok sade, hem konuşmaları, yaşadıkları, birlikte büyüdüğü isimler nedeniyle çok gösterişli ama yine de mütevazı, çok net, maskesiz. Ya da farklı farklı maskeleri büyük bir doğallıkla kullanıyor mesleğinden dolayı, kim bilir. Ama bir buçuk saat hiç sıkılmadan izleyip uykumdan yediysem, düşünün nasıl bir keyif verdiğini onu izlemenin.

Yayın güzel olmasına güzeldi, ama farkındayım, yine gibi yapıyordum aslında. Kafamın içi karman çorman değilmiş gibi, erken uyuyup erken kalktığım ve verimli bir şekilde yazdığım rutinime geri dönmem çok da önemli değilmiş gibi, istesem pıt diye tekrar disipline olabilecekmişim gibi.

İş yerim de dahil gibi yapmaktan çokça kaçınan bir insanım. - Düşük oldu bence bu cümle ama elim düzeltmek istemiyor - Öğrencilerime, iş arkadaşlarıma olduğumdan farklı bir elif sunmadım hiç. Sunmuşsam dönem dönem, farkında olmadan ve saklanmam o sırada bir sebepten çok önemli olduğu için yapmışımdır belki. Derin bir üzüntüyü bir baş ağrısının arkasına gizlemişimdir, zor geçen bir günü sınıfta yaptığım geyiğin, attığım kahkahaların altına itiştirmişimdir. Dikkatli, gözlemci zihinler varsa ortamda, muhakkak halının altından ucu çıkan huzursuzluğu, hüznü, öfkeyi görmüştür, ama bana çaktırmamıştır.

Şu an saat 10:23 ve ben normalde bu saatte evde, masamda, çokça Miyu Hanım eşliğinde, bazen de kendi başıma çalışıyor olurum. Ama bir saat önce falan geldim okula, sevdiğim kantinlerden birinde kahvaltı ettim, yaratıcı yazma dersimden çok sevdiğim bir öğrencimle karşılaşıp ayaküstü muhabbet ettim, ikinci (ve bu kez büyük) demli çayımı alıp bilgisayarımı çıkardım ve bu yazıyı yazıyorum.

Aslında bloga uğramak bile aklımda yokken, vaktimi bu benim için çok da anlamı olmayan (ya da olmadığını sandığım) bu yazıya harcıyorum. Başımı yana çevirdiğimde yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz ağaçlar. Hava nihayet soğumaya başladı. Dün akşam iş çıkışı bizim orada oturan bir arkadaşımla yemek-muhabbet ikilisi sonrası saat dokuz sularında eve yürürken epey üşüdüm mesela. Camdan baksan, günlük güneşlik bir hava. Ama yok, öyle değil. Hava da gibi yapıyor bu ara.

Belki de gibi yapma mevsimidir herkes ve her şey için. Ağaçlar sararan yapraklarını hiç bırakmayacak gibi tutuyordur bir süre daha; sebepsiz yere selamı sabahı kesen bazı insanlar, yaptıkları şey çok ama çok ayıp değilmiş gibi yanınızdan geçip gidiyorlardır; derste anlattığınız bazı şeylerin öğrencilerin hiçbir işine yaramayacağını bildiğiniz halde sırf sınavlarda sorulma ihtimali var diye önemliymiş gibi anlatmak zorunda kalıyorsunuzdur belki.

Gibi mevsimidir belki. Ve uzun sürmüştür bu sefer biraz. Gibiler bitmemiştir bir türlü ve gibisiz, içten, kendi hallerini unutayazmıştır çoğu insan.

Bir kedilerdir belki gibisiz devam eden yola. Bir kedilerdir belki içtenliğine sonuna kadar güvenebileceğimiz, kızsa kızdığını, yorulsa yorulduğunu, mutlu olsa mutlu olduğunu tereddütsüz anlayabileceğimiz. 

Bir kedilerdir belki maskesiz, kendi güzelliklerinden bihaber, çıkarsız, hesapsız, egosuz, gibisiz.

Yorumlar

  1. "Gibi" yaparım ben de zaman zaman. İyiymişim gibi, önemsemiyormuşum gibi, gamsızmışım gibi :) sonra bezen kendime de inanıyorum, aaa diyorum, iyiyim ayol ben :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder