Kaç Sen Var Senden İçeri 🌀
Karışığım bu ara. Yorgunlukla duygusallık birbirine girdi sanırım ve duygudan duyguya savruluyorum. Bir an çok heyecanlı ve mutluyum mesela, sonraki an gözlerim ne ara dolmuş anlayamadan ya da endişeden kalbim yerinden çıkacakmış gibi bir çarpıntıyla buluyorum kendimi. Hoş değil. Oğlak canım birkaç adım geriye çekildi sanki ve yerini yengecimsi balığımsı birine bıraktı. Cidden hiç hoş değil. Geri gel keçicim, iyiydik biz duvarlı muvarlı, sağlam kaya modeli, ne iş bu içli köfte halleri? Cık cık.
Canımın en içi oğluşumun on sekiz olmasına çok az kalmış olması ve üniversite sınavının da iyice yaklaşması büyük etken tabii bu duygusallıkta. Öğrencilerimin yer aldığı etkinliklere sıkça katılmam da epey katkıda bulundu dalgalı hallerime. Her birine baktığımda oğlumu görüyorum. Bizden bağımsız kendi hayatını yaşamaya gitgide yaklaşıyor; tam da o şekilde, bağımsız, özgür, mutlu olacağı şekilde yaşasın diye uğraşıyorum küçüklüğünden beri, ama serde analık var işte, taş da olsan kaya da olsan evlat söz konusu olduğunda iş değişiyor. Korkular, endişeler, onu kendi haline bırakma gerekliliğinin getirdiği kalp çarpıntısı...
Geçen hafta öğrencilerimle bir konserdeydim, dün de eski bir öğrencimin sahne aldığı, bu dönemden iki başka öğrencimin de teknik ekipte yer aldığı nefis bir müzikaldeydim. O kadar mutlu ki çocuklar sahnede, sahne arkasında, şarkı söylerken, dans ederken, müzik aletlerini konuştururken. İngilizce'de be in one's element dedikleri nefis deyimdeki gibi. I am in my element demişsem, benden mutlusu keyiflisi yok demek. En sevdiğin ya da en iyi olduğun şeyi yaptığın için çok mutlu olmak, rahat, özgüvenli, "kendin" olmak.
Benim de herkes gibi "element"larım var elbette. Bir kere sınıf. Net. En eğlendiğim, en mutlu olduğum yerlerden biri cidden. Bende olanı karşılık beklemeden vermeyi en keyifle yapabildiğim yer. Bir diğeri yazı masam. Hele ki bir öykünün/romanın içine göbeğinden dalmışsam ve gözüm ondan başka hiçbir şeyi görmüyor, aklım ondan başka bir şeye yer açamıyorsa, müthiş. Ve doğa. Ağacın yeşilin suyun dağın denizin hayvanların içinde, insanların yanında olduğumdan çok daha rahatım hep.
Bir de şarkı söyleyip dans ederken aslında. Ama bu çok nadir, e haliyle de pek kimse bilmez. Kendi başımaysam sıkıntı yok, avaz avaz dolanırım evin içinde n'olcak; ama dışardaysam, hele ki çok kalabalık bir ortamda, kendimi bırakabilmem için cidden çok rahat hissettiğim insanların arasında olmam lazım. O da nadir oluyor, ama olunca tadından yenmiyor.
Bugün ODTÜ'de Bahar Şenliği başlıyor. Çocukları tutup sınıfa sokabilene aşk olsun. Bakalım kaç kişi gelecek derse. Elifcim, gelmezlerse de versin elini çimler, caz sahnesi falan filan. Hava da mis şansımıza. Genelde yağmur olur tam şenlik günlerinde, bu yıl tarihler geciktiği için midir nedir güneşe denk geldik. Tırınım tırınım.🎶
Bugünkü yazıyı da yeni keşfettiğim ve bu aralar takıntılı bir şekilde dinlediğim, ağlak halimi daha da ağlak yapsa da dilimden, kulağımdan düşmeyen bir Aurora parçasıyla kapatıp biraz işe güce dalayım.
Hepinize "elementinizde" olduğunuz harika bir gün diliyorum.
Peace!✌🏻
Yorumlar
Yorum Gönder