Mahalleye Övgü 🏐 🍭 🎈
Sevgili Blog,
Buraya düzenli yazmasam da her sabah bilgisayarımı açıp en sevdiğim blogları dolaşmak en sevdiğim rutinler arasında, biliyorsun. Yani yorum yazmasam da, sesim az çıksa da gözüm hep blog dostlarımın üstünde. İyi anlamda, gözetlemeden, "stalk" kültüründen uzak, sakin sakin, edebimle.
Bu sabah rutinimin istisnası, şehir dışına gittiğim zamanlar, zira yola giderken bilgisayar götürmeme gibi bir prensibim var. Uzun yıllar önce hepi topu iki günlük bir seyahate çeviri yapmak için eşek ölüsü gibi eski bilgisayarımı taşıdığım zaman almış olabilirim bu kararı. Ne tatilden bir şey anlıyorsun, ne iş bir şeye benziyor.
E telefonundan oku elifcim, onu da mı almıyorsun yanına? No no no. Canım blog yazılarını bilgisayar ekranından rahat rahat, geniş geniş, sabah kahvem eşliğinde keyifle okumayı seviyorum blogcuğum. Bana hem keyif, hem huzur, hem de yakınlık hissi veren bir dünya burası. Tüm dünya birbiriyle arkadaş olmadan ve herkes birbirini takip etmeye başlamadan önce biz vardık buralarda heheeeeeyt, diye bağırsam hakkım, hakkımız.
Şimdi çocuklar büyüdü, biz epey yaş aldık, hayatlarımız değişti, biz de evrildik belki, ama hâlâ buradayız çünkü bazı şeyler evrilmemiş halleriyle daha güzel. Arkadaşlığın o ilk zamanları gibi, beklentisiz, sitemsiz, içten zamanları. Az ve öz buralar be blogcum. Instaşehirde'deki gibi anında tepki alma beklentin -hatta çoğu zaman herhangi bir tepki beklentin- olmadan, uzun uzun yazsan ve kırk bin kez aynı pozu çekip aralarından seçerek koyduğun anlamsız selfie'n olmasa da seni okuyacak kişiler olduğunu bildiğin bir mahalle. (Bizden önceki) eskilerin "ah o eski bayramlar, eski komşuluklar" dediği şey benim için blog düzeyinde karşılık buluyor galiba. Bu mahalleyi seviyorum ve uzak kaldığımda özlüyorum.
Çoğunluk taşındı mahalleden. Ya da ben Instagram gibi plaza merkezlerinin hızlı ve parıltılı cazibesine kapıldığım dönemde uzunca ara verip buralara uğramadığımdan izini kaybettim belki kimilerinin. Kimileriyse zaten blog arkadaşım değil, gerçek hayatta dost dediklerimdi, buralar sadece bahaneydi haberleşmeye yani. Onlar da çokça döküldü gitti, kimi sadece blog dünyasından, kimi pılını pırtını toplayıp sadece mahalleden değil, hayatımdan da.
Buranın benim için bir güzelliği de blogcum, hiç plan program, hesap kitap yapmadan yazdığım bir yer olması. Eh, mahalle dedik ya, eve gelmek gibi yani biraz. Sabah işe giderken dükkânlarını açanlarla günaydınlaştığın, iş dönüşü yorgun argın ayaklarını sürerken ikram edilen bir çayla nefeslenip dinlendiğin bir güzel mahalle.
Hadi mektubumu bitireyim artık. Yüzümde minik bir gülümseme, kalbimde tatlı bir esinti, aklımda eskiye dair güzelliklerle. 🎈
Not: Yazıda kullandığım fotoğrafların tamamı Sayın Mustafa Taşkın'a ait. Kendisinin eski mahalle fotoğrafları albümüne ve diğer tüm albümlerine şuradan ulaşabilirsiniz. 📸
Ne tatlı yazmışsın, daha bu sabah benzer hisler geçiyordu içimden.. Biraz ıssızlaştık, biraz eskiler taşındı yenilere alışamadık falan ama evet mahallemiz güzel :) S ve Ş hanımları tahmin ettim ;) Nice güzel yıllarınız olsun birlikte :)
YanıtlaSilAz önce uğradım senin evin önüne, yazılar yorumlara olduğu için buraya yazayım. Margaret Atwood'un aradığın kitabı Türkçe'ye çevrildi, Ölülerle Uzlaşmak. :)
SilCanım E.ciğim :) benim için de o ilk blog zamanları hep minnetle, şükranla, sevgiyle ve özlemle andığım zamanlar. Birlikte büyüttük çocukları, hayatın zorluklarına karşı durabilmek için birbirimize destek verdik ve çok eğlendik, net! bir süredir yazmayan blog dostları artık kanlı canlı halleriyle dostumuz ya, buna da şükür :)
YanıtlaSilseviyorum kızım seni :)
Ben daha çok seviyom olm :))))
SilYa evet, çok güzel zamanlardı ve iyi ki bir şekilde bağımız devam ediyor. <3
SilYaşasın blog teyzeleri. :)
teyze değil yalnız, lütfen, "deyzeyiz biz deyzeee :P"
SilDuygusala bağlayınca es geçmişim, fotoğraflar çok güzel gerçekten. :)
YanıtlaSilYazdıklarına kelimesi kelimesine katılıyorum. Yıllardır sebatla yazmaya devam ediyorum bazen bu nasıl oluyor diye de düşünüyorum yoksa benimde çok zamanım yok, eskileri özlüyorum, yerlerinin dolmadığını da görüyorum, sıkılıyorum kimi zaman ama bırakmıyorum nedense. Galiba rutinlerine bağlı insanım, bir tür görev görüyorum bu işi ve görevlerini tam zamanında ve bıkmadan yapım da var bundan olablir. Endişeli periyi bende hatırlıyorum, nerede ne yapıyor acaba? oğlu kocaman adam olmuştur, benim kız bile o zamanlar 6 yaşındaydı şimdi 20!
YanıtlaSilJustine vardı bir de yazan çok severdim, instagramda ara ara görüyorum ama blog gibi olmuyor.
Ben de seniin gibiyim, mutlaka blogları bilgisayardan açarım hatta instagramı bile. o yazılanlar, paylaşılan fotolara uzun uzun bakarım, okurum. telefonum konuşmak ve mesaj içindir benim için.
Yeninin nimetlerinden de faydalansak da eskiye ilişkin çok şeyi özler olduk galiba. Demek ki neymiş, anneannelerle dalga geçmeyecekmişiz, varmış ah ah eskiler derken. :)
SilKaç yıl oldu bilemedim, yirmi yıla yakın belki, blog okumayı hiç bırakmadım, instagramdan sıkılıyorum ama bloglardan asla. En sadık takipçi plaketine aday olabilirim :)
YanıtlaSilNe mutlu biz blogculara o zaman :)
Sil