Hüzünlü Adamlar, Hüzünlü Kadınlar ☔️🥀



Şu aralar çevirisini yaptığım Hemingway kitabının ağır bir sahnesindeyim. Kitabı önceden okumamış olmanın verdiği özgürlükle yol aldığım için uzayıp giden diyalogların neresinden nasıl bir sürpriz çıkacağını bilmeden ilerliyorum. Ve arada afallıyorum. Bu kadar sıradan görünen ve çoğu zaman anlamsız derecede uzayan konuşmalar nasıl olur da bir anda gafil avlar insanı, bilmiyorum. (Neyini bilmiyorsun elifciğim, adam boşuna mı Hemingway olmuş.)

Tüm öykülerinin olduğu koca kırmızı kitabı çevirirken hop oturup hop kalktığım sahne çok olmuştu. Aslan ve fil avları, savaş alanındaki cesetlerin korkunç bir dekor gibi arka plana yerleştirildiği öyküler, matador-boğa sahneleri. Şu an çevirdiğim romanın ilk bölümünde, bahsettiğim cinsten sahnelere örnek olabilecek sadece bir kılıçbalığı sahnesi var (sadece mi, kaç sayfa boyunca devam ediyor kovalamaca unuttun herhalde elifcim). Asıl ağır şeyler başka. Bir yandan da "hem savaşta hem özel hayatında bir sürü insanın ölümüne şahit olmuş ve bunları içinden atmak için yazması gerekmiş biri neden avlayarak öldürdüğü hayvanların cesetleriyle fotoğraf çektirir ki" diyor içim. O da Hemingway'in hiç bitmeyen çelişkisi işte bence. Hatta dur adını koyayım kendimce: The Hemingway Conflict/Hemingway Çelişkisi. Bak çok güzel oldu bu. Literatüre girsin bence, atölyelerde tartışılsın, taklit edilmeye çalışılıp çuvallansın, icat ettiğim muhteşem terim için akademide bana atıflarda bulunulsun. (Komik bir çocuksun elifcim.)


Görselleri esquire.com'da Yaşlı Adam ve Deniz üzerine bir yazının olduğu sayfadan aldım, ama çevirdiğim kitap o değil. Benim bahsettiğimi yazarken ömrünün son demlerini yaşıyormuş Hemingway, fotoğraftaysa ne kadar genç. Ama bazı insanların gözleri, bakışları her yaşta aynı kalıyor sanki. 

Yazarın ölümü 1961, kitabın ilk piyasaya çıkışı 1970. Aslında 1950'de yazmaya başlamış, 1951'de çoğunu bitirmiş, ama kim bilir neden geç yayımlandı, çok da araştırmadım açıkçası. Kendi hayatından ve yakın çevresinde olup biten etkilendiği şeylerden çokça izler taşıyor kitap.

Aslında bugün buraya yazmak gibi bir niyetim yoktu, ama dedim ya, bu sabah üstünde çalıştığım sahne biraz ağır geldi, ben de güvenli sığınağıma, canım köşeme kaçtım. 

Tabii kaç kaç nereye kadar? 

Turuncu düğmeye basıp "yayınla", şuraya da durumun hüznüne uygun bir parça bırak ve çalışmaya devam. 

👩🏻‍💻

Yorumlar

  1. Ay çok merak çok merak... Hangi kitap acaba? Dur söyleme merak edeyim biraz daha. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevinciğim belki de okumuşsundur, çünkü çok eski bir çevirisi var piyasada, ben tekrar çeviriyorum. Sürpriz ehehehe.

      Sil

Yorum Gönder