Doğadan Mektubumuz Var 💌



Sevgili blog dostları,

Bütün kış yağmayan kar şu an yağıyor Ankara'ya. Bahçe bir saat içinde yeşilden beyaza dönmeye başladı.

Beklediğimiz, bize göre olması "gereken" şeyler hep beklediğimiz zamanlarda olmuyor. Doğa bir kez daha bunu hatırlatıyor belki de. "Elifcim bu ne ego, koskoca doğa ananın işi gücü yok sana özel mesaj mı yolluyor, alemsin," dediniz belki. Evet, her an hepimize özel mesajlar var bence etrafımızda. Doğada, tanıştığımız insanlarda, duyduğumuz kırıcı sözlerde, hak etmediğimizi düşündüğümüz şeyler başımıza geldiğinde, bir arabanın tepesinde sakince yalanırken bir anda zıplayıp kaçan kedide. Her şeyde ama her şeyde kendimiz için alabileceğimiz irili ufaklı mesajlar gizli. Ve o sihirli posta kutusunun kapağını bir kez açtınız mı, sonra kapatsanız da mesajlar Harry Potter'a duvarların bacanın pencerelerin içinden geçip gelen ve durdurulamayan mektuplar gibi yolunu mutlaka bulup ulaşıyor size. Yeter ki dönüp bakın.



What is seen cannot be unseen. Bu lafı ünlü biri mi demiş de hatırlıyorum, yoksa şu an durduk oturduk yere benim iç sesimde mi yankılandı emin değilim. Ama tam da öyle. Bir kere gördüğünüz şey, sonrasında görmezden bile gelseniz artık "gördüğünüz, bildiğiniz, tanık olduğunuz" bir şeydir. Bunlar bazen iyi şeyler olur, güzel, umut veren, hayal kurduran, bazense kötü, hayal kırıklığı yaratan, korkutan, üzen, kızdıran şeyler. Ama gördüysen görmüşsündür, o kadar. Artık mesele o gördüğün şeyle ne yapacağın.

Bir süredir beklemedeyim. Sustuğunuz, tepki vermediğiniz, alttan aldığınız zaman, hele ki bu süre biraz uzamışsa, çoğu insan sanıyor ki görmediğiniz, bilmediğiniz ya da tepki verecek gücünüz olmadığı için. Ama ses etmiyorum diye görmüyor değilim. Tepki vermiyorum diye o güçten mahrumum demek de değil. Kışı es geçip tam da bahar kapıda dediğimiz sırada yağan yumuşacık kar gibi beklemede oluyoruz bazen sadece. Doğru zaman için. Doğru sözler ve tepkiler için. 

Dilerim sizlerde de ne varsa bir süredir bekleyen, demlenen,  kumların, çamurun ağır ağır dibe çökmesiyle suları tekrar berraklaştırıp içini net bir şekilde göstermeye başlayan her ne varsa, ona bakma cesareti bulursunuz artık kendinizde. Bugün hepimiz için dileğim bu, evet. Olanı kendi istediğimiz ve duygularımıza kaptırarak beklediğimiz şekliyle değil de, olduğu şekliyle görmek ve acelesiz, kararlı, sağlam adımlar planlamak.

Karlı bir Ankara gününden, geri kalanı kim bilir nasıl olan tüm dünyaya sevgilerimle,

Elif.





Yorumlar

  1. Bizim şehir de dün buz gibiydi. Bu senenin modası bu demek ki, ters kroşe! :))

    YanıtlaSil
  2. dün ahmet yazdı, "kar yağıyor" diye. "e"h dedim, "mart bu! en azından bu sene ankaraya hiç kar yapmadı diyemeceğiz" :)

    YanıtlaSil
  3. Bazı olayların üstünden Zaman geçince yani dediğiniz gibi su durulunca her şey ne kadar net görünüyor. Yaklaşık üç yıl önce yaşanan bazı şeyleri nasıl görememişim gün gibi ortadaymış ama insanın gözü görmüyormuş. Bakmaya cesaret ediyorum ama soğuttu herkesten. Hülya

    YanıtlaSil

Yorum Gönder