Still Waters Run Deep



İnsan kafası tuhaf (elif kafası da olabilir tabii o). Kaçamak Yazı'yı yazdığımdan beri çeviri yavaşladı, buraya yazdığım an uğramasından korktuğum o sekteye uğradı, ama sandığım gibi romana da gitmedim koşarak. Bir rölanti hali geldi çöreklendi üstüme. İç bıtbıtçım sürekli, "Rölantiye falan alamazsın kendini, çeviri teslimin var," diye tepemde. Gelin görün ki bünye kendini teslim etmemeyi öğreneli çok oldu. Bir bildiklerimiz var, bilinçli şekilde yapıp ettiklerimiz, bir de bizden dışarı ve öte başka şey(ler), durduran, bekleten, susturan, düşündüren.

İşte o öte şeylerin etkisi altındayım iki gündür. İşi-gücü ağır çekimde yapıp yine hızlanacağım vaktin geleceğini hem bilerek hem umarak.

İçimdeki kırıkları fark ediyorum böyle durma dönemlerinde, çok da abartmadan, eskisi gibi melankoliye düşmeden. Canımı yakacak kadar büyümeyeceklerini, ama artık kaynayıp iyileşmeyeceklerini de, varlıklarını unutturarak var olmaya devam edeceklerini veya bir gün tamamen yok olduklarını anlayamayacağım kadar şimdiki elif'e uzakta durduklarını fark ederek. 

Suyun altındaymışım gibi bir his geliyor üstüme bu anlarda. Her şey yavaşlamış gibi, çünkü suyun altının tabiatı bu biz insanoğlu için. Dün, romanım Uyuşma'yı okuyup üstüne inanılmaz ayrıntılı psikanalitik bir inceleme yazıp bana sorular hazırlayan eski bir öğrencimle görüştüm. Deniz, demiş incelemesinde, bizden olmayan, bize karşı duran. Hiç öyle düşünmemiştim elbette yazarken, asla böyle sembolik "planlarım" olmuyor yazarken. Ama düşününce doğru sanki. Balık, misal, suyun altı yavaş gibi hisseder mi? Onun evi, doğası suyun altı. Bizse toprak ve hava varlıklarıyız. Suyun altı bize yabancı. Tanımadığımız bir şehrin sokaklarında nasıl doğup büyüdüğümüz sokaklardaki kadar hızlı ilerlemeyiz, arada durup bakınır, belki birilerine yol sorar, çokça da kayboluruz, suyun altı da öyle.

İşte benim istemsiz ve plansızca kendime döndüğüm bu "rölanti dönemleri" de bu yüzden suyun altı gibi benim için. Her şey ağır çekimde, sessiz, sakin ve ama ben yine de tetikteyim, tanımadığım bu alandaki sakinliğin içinde beni gafil avlayacak ani bir hareket olur mu diye.

O zaman hepinize kendi derin sularınızda mutlu huzurlu bol kendini dinlemeli günler efenim. Tikat edin de arkadan sinsice yaklaşan bir barakuda falan totonuzu kapmasın. 😏

Yorumlar

  1. İnsan bünyesi, psikolojisi her zaman aynı çizgi de aynı tempoda olmuyor. Belki rölantiler daha çok verime yol açacaktır. İç sesi, bünyeyi dinlemek lazım. Aman suçluluk duymayın, bırakın biraz rehavet çöksün :)

    YanıtlaSil
  2. Foto/video ne kadar albenili öyle, bayıldım. :)
    Yazı konusuna girmiyorum, Elif ne eylerse güzel eyler. :)

    YanıtlaSil
  3. Insan beyni çok garip. Misal yatarken düşünüp yarın için planını yaptığım bir konu sabah çok saçma gelebiliyor. Bazı konularda ağırdan alıp yavaş hareket etmek mantıklı bencede. Hülya

    YanıtlaSil

Yorum Gönder