Sarma Deli, Sarma

Six Masks Depicting Various Moods of Emotions Görsel: thehartcenter.com

Şu an saat 8:20. Halbuki planım bugün itibariyle eski (hepi topu 10 gün önceki!) düzenime dönmekti. Olmadı. Tabii ki.

6:30'da alarm çaldı, uyandım, ama kalkmadım. Telefona bari bakmayayım dedim. 10 dakika sonra elimdeydi. Haberlere ve sosyal medyaya şöyle bir göz atayım derken 7:30 oldu.  Halbuki yoga ve meditasyona ayırdığım süreydi bu. Pırrrr uçtu. Tanıdık uçuşlar.

Dışarı çıkacakmış gibi üstümü giyinip saçımı düzelteyim bari, belki kandırırım bünyeyi dedim. Eşim "Kıyamam" bakışları atıp bıyık altından güldü, oğlum direkt sırıtıp "Kotla mı kandıracaksın kendini?" dedi. "Daha dur," dedim. "Evde kalmaya devam ettikçe daha neler yumurtlayacağım." Güldük. Güne sevdiklerimle gülerek başladım, yemişim programı.

Kahvemi yaptım, atarlı kedimi sevme girişiminde bulunup günün ilk patisini yedim ve bugün için yaptığım programın en tepesinde yazan romanımla ilgilenmek yerine kendimi yine bu blogun başında iç dökerken buldum. Çünkü iyi geliyor.

Yazılı programların bende asla ve kat'a işe yaramadığı gerçeğini bile bile, dün akşamın körüne kadar oturup bu haftaki tüm işlerimi sıraya soktum. İşlemeyeceğini bile bile, yıllar içinde çok iyi öğrendiğim halde, ama kafamın karışık olduğu hemen her dönemde yaptığım gibi. İnsanın kendiyle ve yerleşmiş alışkanlıklarıyla savaşı en çetin olan mı acaba?

Neyse, en azından artık o katı, içine minik meyve sineği kaçsa boğulacak sıkılıktaki programların bende hiçbir işe yaramadığını bildiğim için, yapmadığımda kendimi suçlama döngüsüne girmiyorum. Bu da bir şey herhalde.

Görsel: hbrturkiye.com

Son birkaç gündür, bir önceki yazımda bahsettiğim o boşluğun içine düştüm. Hem işe gidip hem evi işi yaptığım, aynı anda  sürekli aktif olarak eğitimlere katıldığım, üstüne üstlük arkadaşlarımla falan buluşabildiğim dönemde (yine hatırlayalım, daha on gün öncesi yani), gerçekten bu kadar yorulmuyordum. Son üç-dört gündür evin içinde deli danalar gibi bir iş peşinde koşarken buluyorum kendimi. Hayır, sürekli temizlik, yemek vs. yapanlardan değilim, olamıyorum. Başka şeyler: öğrencilerimle online buluşmalar, oğlumun okul sayfasına yüklenenleri basıp sıraya koymak(?!), ona ve kendime program çıkartmak, evde verdiğim yoga derslerini online'a taşıma çabaları, telefon görüşmeleri, yazışmalar, saat ayarlamaları..

Ve dün akşam eşim dedi ki: "Hayatım sanki bütün gün çok yoğun çalışmışsın gibi gözlerinin altı çökmüş, üstelik bugün Pazar(dı).. Bi dur artık, bi nefes al, ne bu acelen.." dedi.

Haklı. Farkındayım zaten saçmaladığımın: gün içinde sürekli değişen nefes hızımdan, ne yaptığımı düşündüğümde anlamlı bir şey bulamasam da, tüm dünyanın işini ben yapmışım gibi yorgun olmamdan, günlerdir tek satır kitap okuyamamamdan.. Çatılan kaşlarımdan ve belimin ağrımaya başlamasından. Sinyaller çok net, sadece durup görmek ve sakince ne mesaj verdiklerini anlamaya çalışmak gerekiyor.

Kendimi programlara boğmadan, kasmadan, işleri gidişata bırakarak bir şeyler yapmayı hayatıma yerleştirmem o kadar uzun zaman aldı ki.. Ve son birkaç yıldır nihayet bunu uygulamayı başardığımda, her şeyi çok daha sakin, geciktirmeden, içinde boğulmadan ve keyif alarak yapmaya başladım. Ve sadece beni değil, herkesi etkileyen, üstelik iyiliğimiz için gelen zorunlu bir karantinayla on günde hooop başa mı döndük yani? Yapımı saatlerce süren ama bütün tencereyi bitirmenin on dakika sürdüğü yaprak sarma mı benim hayatım ya? :D (Benzetme kötü ama görsel güzel ehehe)


Görsel: saniyeanneyemekleri.com

Bugün ve şu an itibariyle tekrar aklımı başıma aldım sevgili okurlar (inşallah :D). Panik yok. Bana cidden hiç iyi gelmiyor gerilim ve bir şeyleri yetiştirmek "zorunda" olma telaşı. Ya yapacağımı da yapamıyorum, ya da yapıyorum ama kendimi helak ediyorum ve kaşı gözü ayrı oynayan Gargamel'e dönüşüyorum. Sakin kalıp ne kadar olabiliyorsa o kadarını yapmanın çok daha verimli ve keyifli olduğunu da defalarca görmüşken, şu an burada seçimimi yapıp, huzurlarınızda normalime dönüyorum.

Ben buraya yazarken eşim gitmek zorunda olduğu işi için evden çıktı, oğlum uyanıp sporunu yaptı, kedim yanımda, koltuğun tepesindeki yerini alıp sabah uyuklamasına geçti ve kahvem bitti. Saat 9:45.

Günaydın. :)




Yorumlar