Keçi Gözünü Açınca

İnsanın içinde esen rüzgarlar durulup ortalık sakinleşince, gerçek olanla olmayan ortaya dökülüveriyor. Nelere boşuna üzülmüşsün, kimlere gereğinden fazla hürmet etmişsin, kafanı onca yorduğun günler, geceler meğer nasıl da kendinden, huzurundan çalmışsın, görüveriyorsun.

Bende maalesef biraz geç düşüyor bu jeton. Birine çok kıymet verdiğimde, beni içten içe üzen davranışlarını, söylemlerini uzunca görmezden gelebiliyorum. Bu seneler bile sürebiliyor, ilginç. Oğlaklık inadı ve sabrı mıdır, yoksa doğrudan gerzeklik mi, bilemiyorum. Belki kendiliğinden fark edip kendine gelir, haksızlık ettiğini görür, uyanır diye bir umut? 

Ama genelde öyle değil, şöyle oluyor: benim sıtkım sıyrılıyor ve içimdeki o dalgaları ve rüzgarı susturan bir "eeeeeh yeter be" sesi yükseliveriyor. Bu sesin gelişine izin vermem uzun zamana yayıldığı için zaten çıkmaya hazır bekliyor bir yerlerde galiba. Ve bir kez çıktı mı, yeni gelen sessizliğin içinde o kişinin gerçeğini nihayet tüm netliğiyle görmeye başlıyorum. Kalbim sakinliyor, zihnim onun için ördüğü ağlardan kurtuluyor ve uzun, derin bir uykudan pırıl pırıl bir sabaha uyanmış gibi oluyorum. Bir anda. Uzun süren bir mücadelenin sonunda, aydınlığı getiren tek, minicik bir an.

Normalde de kimseye eyvallahım yoktur, ama hele böyle bir sürece maruz kaldıysam, hiç eyvallahım kalmıyor.

Ve tam da o noktada karşıdakinin tavrı, tarzı, davranışı, söylemleri değişmeye başlıyor. Çok ilginç değil mi?

Geçmiş olsun diyorum içimden, ve bana değersiz hissettirdiği anlar için onu, buna izin verdiğim için de kendimi affedip, yoluma devam ediyorum.

Yorumlar