Sessiz Sakin, Kendimde Zamanlar ☕️🎶✍🏻
Merhaba sevgili blog ahalisi,
Her ne kadar Ankara'nın eski kışlarıyla uzaktan yakından alakası olmayan epey ılıman bir kış geçiriyor olsak ve tek gün yağan karı (bkz. "Hoş geldin" başlıklı yazı) hızlıca erittiysek de, havaların soğuması ve özellikle kapalı yerlerde camların kapanması benim için gribimsiler sezonunun da açılışı oluyor genelde.
Tabii sadece soğuk hava, kalabalık ve kapalı ortamlarda çalışma/bulunma değil vücut direncinin düşmesine sebep. Oradan oraya koş, durup durup bir anda bir sürü işi aynı anda yüklen, üstüne bir de kendin dışındakilerin yaşadıklarıyla da ilgilenmek durumunda kal derken bağışıklık sistemi cozurdamaya başladı sanırım. Kasım'ın ilk haftası 3-4 günlüğüne deviren, grip de diyemediğim tuhaf bir şey salladı geçti derken, durup durup tamamını Kasım'ın son haftasına sıkıştırdığım kitap söyleşisi/imza/fuar etkinliklerinde çok yorulmuş olacağım ki Aralık'ı da devrilerek açtım. Geçen hafta üç gün işe gidemeyecek, dördüncü gün de dünyayı ben kurtaracağım için "sınavlarla ödev kağıtlarını almam lazım" diye giderek gribimsimi ta bugüne uzatmayı başaracak kadar.
Neyse ki bugün bölümde yüksek lisans/doktora öğrencilerinin İngilizce Yeterlik Sınavı var ve bana her nasılsa gözetmenlik görevi çıkmadı da evdeyim. Dedim o zaman neden blogcuğuma uğramayayım.
Buraya yazmadan önce canım blog deyzelerimin (onlar kendini biliyyyy..) sayfalarına uğradım ve gördüm ki herkes oraya ne kadar bölüneyim, buraya da bölünmem lazım, ama peki ya sevgili kendimi nerelere koyayım derdinde. Ne yalan söyleyeyim, benim dışında birilerinin de nereye nasıl koşturacaklarını şaşırmış olduğunu ve bunların arasında illa ki kendilerine zaman/emek ayırma gayretine girdiklerini görmek içimi rahatlatıyor. Yalnız değilim, diyorum. Bencil de değilim kendime vakit ayırdığım, keyif aldığım şeylere olabildiğince yer açtığım için. Ya da bencilim ve çok memnun olduğum bir bencillik hali bu.
Rahatlamak ve kendini hatırlamak için kimi her bulduğu boşlukta deli gibi spora verir kendini, kimi kendisine iyi gelen insanlarla sosyalleşmeyi tercih eder, kimi kültür-sanat etkinliklerine gömülür, kimi de benim gibi masasına, evine, hiç sesleri çıkmayan ama en sadık dostları olan kaleme, deftere, kitaba, müziğe sığınır.
Kendime gönlümün çektiği şekilde vakit ayırabildiğim her anıma şükrediyorum. Yazmaya dönüşüm çok yavaş ve (epey ara verdiğim için) biraz da sancılı oluyor ama oluyor. Kitap okuyorum, haberlerin başlıklarına bakıp çok içlerine dalmadan kapatıyorum, uzundur göremesem de yolda karşıma çıkan güleryüzlü tanıdıkların varlığıyla seviniyorum, öğrencilerimin komikliklerine ve sevimliliklerine gülüyorum, Youtube'da hiçbir ajandam, hedefim vs. -ve iyi bir kameram, mikrofonum ve dahi stratejim(!)- olmadan kendi kendime bir şeyler anlatarak eğleniyorum. Miyu'yla oynuyorum bol bol, eşimle, oğlumla muhabbet ediyorum. Ve hep ama hep şükrediyorum. 🙏🏻🧿
Bugün dışarıda manzaram yukarıda gördüğünüz gibi. Aynı manzara çok değil iki hafta önce, iki gönderi önceki fotoğrafta olduğu gibi bembeyazdı.
Bu ara hastalık münasebetiyle okula gidemeyip evde kaldığım günlerde, yazının en altına bıraktığım türden Youtube videolarına sardım. Sakin sakin, minnoş minnoş çalıyor arkada müzikler ve ben onlar eşliğinde kitaplara dalıyor, yeni romanım için ufak tefek notlar alıyor, ödev/sınav okuyor ya da yemek yapıyorum.
Son birkaç gün içinde okula ilk girdiğim sıra tanıştığım, bir süre önce emekli olan iki hocamızın vefat haberleri düştü mail listemize. Ve ben yine görüşmediğim "eski dostları" düşünüyorum. Bazı kopuşlar çok uzak geliyor artık, hiç olmamış o arkadaşlık gibi. Bazısıysa tüm kahkahaları ve paylaşımlarıyla dün gibi aklımda, ama bakıyorum, alışmışım yokluklarına. Peki ölüm? Bir gün birbirimizin ölüm haberini alacağız o eski dostlarla. O zamana kadar iyice alışmış olacak ve çok önemsemeyecek miyiz (yani önemseyecek duygu bağımız tamamen kopmuş mu olacak) yoksa geride bıraktık sandığımız, üstünü örttüğümüz her şey çığ gibi üstümüze mi yığılacak?
Bazı şeylere yapacak bir şey yok. Yapacak şey varsa bile artık bizim isteğimiz, enerjimiz yok. O zaman herkes kendiyle mutlu olsun ve hayat hepimize sağlıklı, huzurlu, keyifli günler getirsin dilekleriyle bitireyim bugünkü yazımı. Ortaokuldan beri tanıdığım ve ikimiz de çoluk çocuğa karışalı çok olduğu halde hiç kopmadığım, ta Japonya'da olmasına rağmen hatırımı herkesten çok soran canım dostum Michiko'nun biz çocukken mektuplarını bitirdiği gibi bitireyim hem de. 💞
Esen kalın!
hah, daha bu sabah ozi beyle konuşurken şu tarz müzikleri, böyle arka fonlar eşliğinde dinlemenin bana iyi geldiğinden bahsetmiştim.
YanıtlaSilben bu ara bölünmenin dışında dokunsalar ağlayacak moddayım. böyle zamanlarda kendimi dostların güvenli kucağına bırakmak iyi geliyor doğrusu. yeni yılda, seni ve zarif eşini bize kahvaltıya çağırma kararı aldım bu arada, icabet edeceğinizi umuyorum :) böylece görüşebileceğiz :)
Gerçekten böyle yazıp paylaşınca ve neyse "onlar da öyle imiş bu ara" kararına varınca, biraz esenlik ve ferahlama oluyor yalan değil, ohh neyse yalnız değilmişim der gibi. :)
YanıtlaSilGeçmiş olsun bu arada Elifciğim, biraz vitamin mi alsan şekerim, hani direnç olsun içün. <3
Ne kadar içten ve samimi bir yazı olmuş! Hayatın koşturmacası içinde kendine vakit ayırma çaban, hem de bu çabayı "bencil bir mutluluk" olarak görüp keyfini çıkarman çok değerli. Bu, pek çoğumuzun ihmal ettiği ama öğrenmesi gereken bir şey.
YanıtlaSilHastalıklarla boğuşmak zorunda kalmış olman üzücü, ama buna rağmen yazıya ve kitaplara dönmen, hatta küçük mutlulukları fark edebilecek bir dinginliği yakalaman etkileyici. Etrafımızdaki anlık güzellikleri görmek, dostlukların değerini hatırlamak ve kendimize sığınacak alanlar yaratmak hayatı çok daha anlamlı kılıyor.
Ölüm ve kopuşlar konusundaki sorgulaman da derin düşüncelere yönlendiriyor. Eski dostlukların bir kısmının silikleşmesi, bir kısmınınsa hâlâ içimizi ısıtması, hayatın ne kadar karmaşık ve bir o kadar da doğal bir akışta olduğunu gösteriyor. Ancak yazının sonunda dediğin gibi, hepimiz için sağlık, huzur ve keyif dolu günler dilemek belki de yapabileceğimiz en güzel şey.
Esen kal ve kalemine sağlık! Yeni projelerinde de kolaylıklar dilerim!