Çok Rüya



Çok rüya görüyorum. Yine. Hayatımın hikâyesi. Öyle böyle çok değil, uzun metrajlı filmleri takmışlar peş peşe, patlamış mısır falan da olmadan izleyip duruyorum. Abuk sabuk şeyler genelde, malum, rüya. Aslında aynı yazarken olduğu gibi, bunları izlerken de çok eğleniyorum. Ama uykuda maksat dinlenmek ya hani, günün tortusunu atmak, yara aldığın yerlerden iyileşmek... o pek olamıyor rüyalar bu kadar canlı ve baskın olunca. Başrolü olduğum macera filminin orta yerinden kaçıp kurtulmuş gibi bir yorgunlukla uyanıyorum bazen.

Bazen de, "of ya, biraz daha uyuyup sonunu görebilseydim," diye ve çok eğlenmiş olarak kalkıyorum. Mesela bu gece rüyamda okulumdayım (işim yani, ama bilenlerin malumu, öğretmenler işe değil okula gider). Eşim de yanımda ve telaşlı bir şekilde, yol kenarına dizilmiş masaların üstündeki bölüm adları yazan kağıtları okuyup "bu değil bu da değil" diyerek dolanıyoruz. Uzunca bir yol, ama trafiğe kapalı, ve her masanın başında bir bölüm temsilcisi öğrenci. Nihayet eşim ne yapıp edip aradığım (?) bölümü bulduğunda masalar yok oluyor ve büyük bir binaya giriyoruz. Kalabalık. Çok. Fen bilimleriyle ilgili bir şeye çağrılmışım ben (inanmazsınız 😂) ama hangi bölüm olduğunu bile anlayamayacak kadar şuursuz, gergin ve heyecanlıyım. "Beni çağırdılar buraya da" diyorum, "hangi bölüm için acaba? Ve neden?"

Büyük, soğuk görünümlü bir bina. İçerisi vızır vızır insan kaynıyor ve ben bir amfinin en tepesi gibi bir yere kurulmuş upuzun "jüri masasının" yan tarafına adaylar için yerleştirilmiş sandalyelerden birinin yanında duruyorum. Etraf genç ve anlamadığım tuhaf tuhaf şeyler konuşan belli ki çok zeki insanlarla dolu. Bense anca Uzaylı Zekiye.😂 "Allahım," diyorum içimden, "çalıştığım hiçbir şeyi hatırlamıyorum, bana soru sorarlarsa s.tım. Ne işim var benim burada?" Demek ki doktora cinsi bir şeyin mülakatı bu? Mu?




Tam bana ayrılan sandalyeye oturacakken arkamda duran, tepesinde kocaman harflerle "TARDIS" yazılı kapıyı görüp sanki çok Dr. Who izlemişliğim varmış gibi "ohaaaaa diyorum, Fizik'teyim demek, amanın ne işim var benim burada? Rezil olacağım bütün okula!" Ahahahaha, ay çok eğlenceli.😂

Aslında rüyamda (ve gerçek hayatta) Tardis'in açılımının "Time and Relative Dimension in Space" olduğunu falan bilmiyorum (şu an açıp baktım), ama zaman yolculuğu ya işte eheh fiziktir bu fizik deyip oturuyorum. Hocalar çok havalı ve ukala görünüyor, sağımda solumda oturan herkes de birbirini tanıyor. Hatta hocalar belli ki favorileri olan öğrencilere ta jüri masasından laf atıp onlarla şakalaşıyor arada. "Hiç şansım yok, baksana kimse benim farkımda bile değil," diyorum.

Sonra soru-cevap başlıyor. Bildiğiniz akademik bir mülakat bu ama koskoca bir amfi dolusu insan, hatta amfinin de dışına taşmış meraklı bir kalabalık pür dikkat olayı izlemede. Ortam "Kim Beş Yüz Milyar(Milyon?) İster"le Survivor eleme adası karışımı, çok gergin, bir dındın-dındın müzik eksik.

Diğer adaylara sorulanların hiçbirini anlamıyorum, ama cevaplarını verirken İngilizcelerinin benimkinden epey kötü olduğunu fark edip "Hah diyorum, buradan yürürüm ben. İngilizcemle öne geçerim n'apayım, başka anladığım bir şey yok şu ortamda." Ahahahaha elif ya, canım benim, hadi diyelim İngilizcenle öne geçtin ve hasbelkader aldılar seni bu her neyse, sonra n'apcan gülüm? 😂

Nihayet bana da bir soru geliyor. Keçi sakallı, gözlüklü, ukala görünümlü bir hocayla onun yanında oturan ve bana gözlüklerinin üstünden "kim la bu" der gibi bakan küt saçlı bir kadın hocadan. Allah bilir ne soruyorlar. O sırada tüm hocalar öğrenciler adaylar herkes bana bakarak birbiriyle fısıldaşmaya başlıyor. Belli ki benim kimseyi tanımadığım gibi kimse de beni tanımıyor. Oradaki varlığımın anlamını çözmeye çalışıyoruz hep birlikte. 😂 Ama konuşmaya başladığımda o kadar rahatım ki, sanırsın bin yıldır fizikle uğraşıyorum. Hızlı hızlı ve uzun uzun bir şeyler anlatıyorum, İngilizcesi çok iyi olmayanlardan kötü bakışlar yiyorum. Galiba varlığım nihayet kabul gördü, hatta rakip görülmeye bile başlandım. Merak etmeyin canım ya, diyorum içimden,  sizlere rakip olacak bir bilgim birikimim eğitimim falan yok benim bu konuda, neden buraya çağrıldığımı bile bilmiyorum. 

Sonra bir ışık yanıyor beynimde. "Aaaa diyorum bunlar kesin benim çevirmen olduğumu duydular, ODTÜ'de hocayım diye de etimden sütümden faydalanıp abidik gubidik fizik çevirileri yaptıracaklar bana!" Bir sinir geliyor, allah allaaaah diyorum, ya işim var gücüm var benim, boş gezenin kalfası sandınız herhalde, az yiyin de uşak tutun kendinize hocamlar, hem anlamam etmem ben, neden fizik çevirisi yapayım.

Sonra uyandım. Sonunu göremeden. Böhü. Bence çok iyi gidiyordum ve komedi filmlerinde olduğu gibi hiç anlamadığım çok havalı bir işe kabul edilmek, şu görseldeki abla gibi havalı bir kişiye dönüşmek üzereydim.😂 Gözlerimi sıkı sıkı yumup geri dönmeye çalıştım, olmadı. Pöffff dedim, kalktım güne hazırlanmaya. 


Ama aklım hâlâ orada. Bence ben o Tardis'le yanlışlıkla gitmişim oraya. Ya da oradan Tardis sayesinde kaçacaktım rüyayı tamamlayabilseydim. En eğlenceli kısmı göremedim ya öf. Ama güzel konuştum ha, hiç anlamasam da iyi döktürdüm, aferin bana.😂 Çılgın bir fizik profesörü olmama engel oldu rakiplerim a dostlar. Baktılar hepsini ezip geçeceğim, dürtüp uyandırdılar beni rüyamdan.😏 

Yorumlar

  1. Elifciğim rüyanı gülümseyerek okudum ve şimdi haddini bilmez bir rüya yorumcusu olarak derim ki sen fizik jürisine değil edebiyat jürisine çıkmışsın. Bir tür edebiyat doktoru olmuşsun, yazar kimliğin kabul görmüş. Bu kabul öncelikle sana ait, kendini bu işi yapabiliyorum noktasında görüyorsun. Eşinin rüyanın başındaki varlığı sana desteğiyle ilgili olmalı.
    Bence çok ferah bir rüya, devamını sen yazacaksın. <3

    YanıtlaSil
  2. Ya ne güzel yorum Sevincim :) Bak yazıyı bitirirken "bilenler yorumlasın sevabına" yazacaktım unutmuşum.
    Bence de çok güzel bir rüyaydı, ama uyandığımda hâlâ o kadar içindeydim ki rüyanın oturup olduğu gibi buraya yazdım ve aslında bilinçaltımın bana neyi getirdiği üzerine pek düşünmemiştim. Senin yorumunu okuyunca bazı ışıklar yandı. Bu işi yapmaya çabalarken yıllardır kendimi soktuğum cendereler, ağzı olan herkesin konuşmasıyla kapandığım dönemler... Dediğin gibi, kendini kabul hali ve ferahlık... güzel bir ikili. 😌🧡

    YanıtlaSil

Yorum Gönder