Güneşli Cumartesi ve Haftalık 𝓩 Raporu☀️
Henüz dışarı çıkmadığım için hava nasıl bilmiyorum (olasılıkla buzzzz), ama masama ve yüzüme vuran güneş, arka planda çalan -bu aralar çalışırken sıkça dinler olduğum- hafif caz melodileri, kahvemin dibi, rengârenk defterlerim kalemlerim öyle keyifli geldi ki bu sabah, dedim hadi bloga bir uğrayayım ve minnak masamın darmadağınık (ve çok sevdiğim) şu halini de koyuvereyim.
Yoğun bir haftaydı benim için. Bu kez söyleşiymiş etkinlikmiş vs açıdan değil, kendime pek çok anlamda yeni(lenen) bir rutin oturtma çabasına girmem anlamında. Hayatımda hiç yapmadığım bir şey yapıp çok güvendiğim bir ismin beslenme eğitimine kaydolmuştum aylar önce; hafta başında o başlayınca, benim gibi kilo ya da yediği şeyleri vs. asla ölçmeyen/planlamayan biri için değişik bir süreç başlamış oldu. Değişik, iyi ve verimli anlamında burada.
Bilen bilir, uzun yıllardır hiçbir et türünü tüketmiyorum ve zaten pek çok anlamda sağlıklı bir beslenmem var diyebilirim. Yani öyle sanıyordum. :) Bu hafta öğrendim ki daha öğrenecek çok şey var.
Dahil olduğum bu program başta gözümü korkutsa da meğer bir şeyleri düzene sokmaya ne kadar ihtiyacım varmış onu gösterdi bana. Sadece beslenme anlamında değil; uyku, yeterli miktarda su içme, cep telefonuyla olan ilişkimi değiştirme, daha odaklı ve verimli çalışabilme... Diyebilirsiniz ki "ne alaka, yeme düzenin değişince uykun, çalışma disiplinin neden düzelsin ki?" Değişiyor arkadaşlar, valla da billa da değişiyor, deneyip görmesem yazmazdım buraya.
Şunu fark ettim bu 5-6 günde. İster masa başında yazı-çizi işleriyle uğraşırken olsun, ister okulda minnoş öğrencilerimin karşısında cayır cayır ders anlatırken, eğer o günkü beslenmem anlamsız/yetersiz/besleyici olmayan şeylerden oluşmuşsa elim gözüm sürekli abuk sabuk yiyeceklere gidiyormuş. Halbuki karnım "iyi, besleyici, faydalı ve doyurucu" gıdalarla dolu olduğunda ne masadan kalkıp dolapları karıştırma ihtiyacı oluyor, ne de her ders arası bisküviydi çerezdi bir şeyler atıştırma hali. Böylece yazı yazarken bölünmüyor, sadece defterimdeki ya da ekranımdaki işe daha uzun süreler odaklanabiliyor, okulda da teneffüslerde ikram edilen (aslında çok sevdiğim, ama maalesef anlık haz dışında hiçbir şeye hizmet etmeyen) atıştırmalıklara rahatça (ve aklım kalmadan) hayır diyebiliyorum.
Nazar değimesin diyeyim de hemen. Kendimi biliyorum, böyle anlattım diye havaya girip her şeyi bozma potansiyelim oldukça yüksek. Püpüpüpü tütütütü.🧿
Son dönemde, aslında Nisan 2024'te Instagram hesabımı tamamen silmeme kadar uzanan acılı ve sinir bozucu sürecin başlangıcından itibaren, ne kadar olduğunu bilmediğimiz bir gıdımcık ömrümüzü nasıl daha verimli, keyifli, kendimizi harap etmeden ama istediğimiz şeyleri de yaparak geçiririz üzerine çok şey izledim, okuyorum, hâlâ da devam ediyor bu "eğitimim". Ve gördüğüm kadarıyla uzmanların önerisi birkaç ana başlığı kapsıyor.
- Düzenli ve planlı yaşam.
- İyi beslenmek. Gerçekten bedeni "besleyen" şeyler tüketmek yani.
- Bol su.
- Telefonla/sosyal medyayla değil, belki bir kitap ya da sakin müzikler/meditasyon eşliğinde içine sızıverilen kaliteli ve yeterli uyku.
- Hareket etmek, patates gibi oturmamak. Ya da olabildiğince hareketli bir patates olmak. :)
- Sağlıklı sosyalleşme.
- Keyif aldığın şeylere vakit ayırmak.
- Olumsuz ve seni aşağı çeken insanlara hayır diyebilmeyi öğrenmek, hatta yapabiliyorsan bu kişileri hayatından çıkarmak.
- Telefonu olabildiğince aslen icat edilme amacı olan iletişim için, yani sadece "telefon" olarak kullanmak; o iletişimi de gereken düzeyde tutmak ve her an herkese açık olma zorunluluğu hissetmemek.
- Sosyal medyadan uzak durmak, mümkünse hiç kullanmamak.
- Sevdiklerinle vakit geçirmek.
- Kimin senin hakkında ne düşündüğüne/söylediğine takılmamak; gerekirse, bunların seninle değil onlarla ilgili olduğunu hatırlamak.
Şu an aklıma gelenler bunlar. Şimdilerde tekrar Cal Newport okuyorum. Youtube'da ya da Spotify'da "Deep Questions" podcast'ine ulaşabilirsiniz. Benim sosyal medya hesaplarımı kapatmamdaki etkin birkaç isimden biridir kendisi ve şu an hem Pürdikkat adlı kitabını baştan okuyorum, hem de çıktıktan aylar sonra nihayet "nispeten makul" bir fiyata bulup alabildiğim Slow Productivity adlı yeni kitabına başladım. Pürdikkat'i eskisi kadar iyi odaklanamadığını, okuyamadığını, yazamadığını, çalışamadığını düşünen herkese ama herkese tavsiye ederim. Newport bilgisayar teknolojileri üzerine çalışan bir akademisyen, yani internet ve bilgisayar sürekli kullandığı şeyler, ama kitaplarında ve podcastlerinde bunların yaşam kalitemizi düşürmesine izin vermemek için neler yapabileceğimizi gayet "bilimsel ve mantıklı" bir çerçevede yapıyor. Destekli yani, şöyle yap böyle yap diye havaya tavsiye üfürükleri saçmadan. Ayakları yere basarak. Tam de benim sevdiğim ve ihtiyaç duyduğum, anlamlı bulduğum şey.
İşte böyle. Ben şimdi gidip kendime güzel bir kahvaltı hazırlayacak, dünden beri okuduğum n'lerce sınav kâğıdını bitirmiş olmanın gazıyla kalan birkaç ödev kâğıdını da okuyacak ve sonra keyif aldığım şeyleri yapmaya kaldığım yerden devam edeceğim.
Hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum. 🎈
şu yazdığın ana başlıkları, oğluma da okutmak istiyorum. belki feyz alır. yoksa brain rot tanımlamasının gerçekliği beni çok korkutuyor gerçekten!!!
YanıtlaSil