Son lokma

Anne ve çocuk televizyonda nehirlerdeki tehlikeli balıkların peşine düşen deli bir adamın bir boğa köpekbalığı yakalamak için yaptığı hazırlıkları seyrediyor. Çocuğun önündeki küçük tabakta tam üç tane kuru pasta var. İkisi tatlı biri tuzlu. Çocuk tatlılardan birini hiç vakit kaybetmeden alıp ısırıyor. Küçük küçük; bitmesin diye mi, tadı mı öyle çıkıyor bilinmez. Hem elindekinin verdiği keyfe, hem de ekrandaki çatlağa aynı oranda konsantre olabilmesi ilginç. Ve anne bir süredir gözlemlediği bir şeyi teyit etmek istercesine şu soruyu soruyor: "En sevdiğini ilk mi yiyorsun, son mu?"

Gözleri hala televizyonda çocuğun. Soruyu değil dikkate alma ihtimali, duymuş olma ihtimali bile düşük görünüyor. Ama cevap anında geliyor: "İlk."

Belki de hatam(ız) buradadır. Kendimi bildim bileli ilk olarak yemeye genellikle en az sevdiğim şeyle başlarım (görgüsüzlüğümü mazur görün lütfen; onca aç insan varken ben severim sevmem, tabakta şu kadar çeşit var demiş gibi oluyorum; ama şimdi geleceğim asıl konuya). Ve en sevdiğimi, yemek faslının keyifle noktalanması için en sona bırakırım. Eğer uzundur ona gözünü dikmiş biri benden önce davranıp "Sen bunu yemiyorsun herhalde," diyerek yutuvermezse...

Her şeyde olduğu gibi bunda da biz yetişkinlerden birkaç adım önde galiba çocuklar. Kendisine en çok keyif verecek olan şeyi neden ertelesin ki? Bundan daha anlamsız bir şey olabilir mi şu üç günlük dünyada? Üstelik bu çocukların çoğu dünyanın üç günlük olduğundan da bihaber henüz. Biz ise emekliliğimizi bekleyelim lütfen hayattan keyif almak için. Var olan imkanlarımızla bizi mutlu edecek şeyleri hep başkaları için,  iş-güç, şu-bu için erteleyelim. Hem de öyle bir ileri zamana erteleyelim ki, "uygun" zaman geldiğinde yorgunluktan bitap düşmüş olalım. Ne hevesimiz kalsın, ne enerjimiz, ne coşkumuz.

Eh, ben de 80 yaşıma geldiğimde elimde baston, sırtımda oksijen tüpü, çıkarım artık Macchu Pichu'ya bir başıma. Gezerim Paris sokaklarında yanımda hiçbir dostum olmadan, herkes göçüp gittikten sonra. Ve yazarım o kitabı artık, okuyanların tamamı beni hiç tanımayan yabancılara dönüştüğünde.

Yorumlar