Breathe in, breathe out 🧘🏻‍♀️


Bu ara sık uğrar oldum buraya, farkındayım. Daralıp bunaldığım dönemlerde hep olduğu üzere. (Kendimle) konuşurken karşımda oturan hiç kimse olmamasına rağmen birileri var ya aslında okuyan, dinleyen, bir tür etkileşimli paylaşım hissi yaratıyor sanırım. 

Hani bazen arkadaşınız sadece dinlesin istersiniz, derdiniz akıl fikir almak değildir çünkü, içinizi boşaltmanız gerekiyordur, yoksa patlayacaksınızdır. O da dinler. Arada minik yorumlar yapar ama büyütmez hiçbir şeyi sizin kadar, sakindir karşınızda. Sizin o an hissettiğiniz yoğun duyguyu (her neyse artık o: öfke, ajitasyon, üzüntü, coşku, telaş vs) o yoğunlukta hissetmediği/hissedemeyeceği için nötrdür, arada dudakları, belki biraz da göz bebekleri hareket eder, o kadar.

Dost dinler. Anlamasa da, bağ kuramasa da, aynı fikirde olmasa da dinler. Defter-kalem-yazı tam da bu yüzden dosttur ben gibilere. Sessiz sakin ne verirsen alır, sen bitti diyene kadar, sıkılmadan. Çekip gitmez, trip atmaz, haset etmez, ahkâm kesmez, sadece sen aradığında görüşmez, o da seni çağırır arada. Bu sayılanların tersini yapan dost diyorsa kendine, ya kendinden bihaberdir ya da kendine hapsolmuş halde.

Bu akşam geçen yıldan bir öğrencimin oynadığı, bu dönemden bir başka öğrencimin de sahne ekibinde yer aldığı bir müzikale gidiyorum. Belki yazarım yarın onu da. 

Bugün şu parça geçiyor içimden.Klip tırt, dönem bizim gençlik zamanları, müzik güzel. Eskiler iyidir. Sağlıcakla.


Yorumlar